Preloader

Kayıtlı Atölyeler

2023-2024 döneminde yaptığımız 12 atölyemizin toplamda 30 saate yakın kaydına ulaşmak için Adım Adım İnsan’a +90 532 555 97 79 no’lu WhatsApp hattından yazabilirsiniz. (Kayıtlar 31 Ağustos 2025’e kadar ulaşılabilir olacak, sonra silinecek. Yani niyetiniz varsa ertelemeyiniz.😉)

Kayıtlı atölyelerimizin başlık ve içerikleri:

  1. İLİŞKİLERİ SADELEŞTİRMEK – Suçlu Hissetmeden “Çevre Temizliği” Yapmak

Zarar gördüğümüz ortamlardan uzaklaşmak, enerjimizi emen insanlara mesafe koymak, kimilerini ise tamamen hayatımızdan çıkarmak istiyoruz. Lakin ah şu suçluluk hissi… Hüsnü zanlı olayım derken basiretimiz bağlanıyor. Aynı delikten defalarca ısırılıyoruz. Herkesle iyi geçinmek istiyor, kötü bilinmekten korkuyoruz. Sonuç: Kalitesiz kalabalıklar arasında yalnızlık… Bu atölyede kendi seviyenize, yaşam tarzınıza, düşünce yapınıza uygun insanlarla bir arada olmanın yollarını öğrenecek ve içinizi kemiren birçok soruya cevap bulacaksınız.

 

  1. ALMAK YA DA ALMAMAK – İşte Bütün Mesele Bu!

Durmadan yükselen fiyatlar aslında sesi git gide yükselen bir uyandırma alarmı. Çünkü tüketirken tükendik… Sonuç: Evler kullanılmayan eşyalarla dolu, kaygı düzeyleri yüksek ve ekonomi nanay! J Bu gidişata dur demek, alışveriş arzumuza yön vermek, bindirimli indirimlere kanmamak ve paramızı yaşam kalitemizi artırmada kullanabilmek niyetiyle buluşuyoruz.

 

  1. SONSUZ KOŞU: FOMO – Bir Şeyleri Kaçırma Korkusu ve Kurtuluş Reçeteleri

Seçeneklerin hızla çoğalması, gündemin durmadan değişmesi, internette paylaşılan içeriklerin baş döndürücü kalabalığı ve her şeye yetişme arzumuz birleşince nurtopu gibi bir fobimiz oldu: FOMO (Fear of Missing Out – Bir Şeyleri Kaçırma Korkusu). Hz. Ali “Çok şeye el atan hepsinden mahrum kalır.” der. Her şeye yetişme, her konuda bilgi sahibi olma, herkesten haber alma arzumuzla başa çıkamadıkça gün sonunda zarar etmekten kurtulamıyoruz. Dikkatimizi hedeflerimize yöneltmek, ömür sermayemizi değerlendirmek, hayattaki gerçek fırsatları yakalamak ve “iyi ki” ile biten bir öykü yaşamak niyetiyle buluşalım.

 

  1. DEĞERSİZLİK HİSSİ – “Ben Değerliyim” Diyerek Geçer mi?

Psikoloji, kişisel gelişim ve spiritüel konularla ilgilenenlerin yakından bildiği bir kavram “değersizlik”… Sosyal medya bu olumsuz hisse karşı “olumlama” cümleleriyle dolu. İnsanın inanmadığı birtakım cümleleri söyleyerek çok derin bir probleminden kurtulması mümkün mü? Size de mi inandırıcı gelmiyor? Ama bir türlü çözümünü de bulamıyor musunuz? Öyleyse özdeğerinizi arttırmanın ve o değere layık bir hayat sürmenin yollarını öğrenmeye davetlisiniz.

 

  1. SADE BİR YUVA – Çeyiz Alışverişinde Geleneğin Dışına Çıkmak

Evleneceklerin dikkatine! Sade yuva atölyeniz ayağınıza geldi! “İkimiz de sade bir ev kurmak istiyoruz ama ailelerimizi ikna edemiyoruz” diyorsunuz değil mi? Bir yanda israf tehlikesi, bir yanda anne-baba rızası… Onca danteli-yorganı-tencereyi, o altın varaklı dev büfeyi evinizde istemiyorsunuz belki ama ailenize karşı gelmek de istemiyorsunuz. Bir yanda gelenekler, bir yanda sizin hayalleriniz… Korkmayın, bu labirentten çıkmak mümkün. İsyan etmeden, yüklü kredi borçlarının altına girmeden, “keşke” demeden evvel bu atölyeye davetlisiniz… (Tabii ki çift olarak bekleriz 🙂

 

  1. SADE EBEVEYNLİK – Çocukların Hayatını Sadeleştirmek

Çocuklarınıza söz geçiremiyorsanız, isteklerine para yetiştiremiyorsanız, kendinizi ebeveyn olarak yetersiz hissediyorsanız, ev durmadan dağılıyorsa, enerjinizin çoğu oyuncak toplamaya gidiyorsa ve artık Legolara basmaktan bıktıysanız bu atölye tam size göre! Ebeveynleri yoran gereksiz yükleri hafifletecek, evdeki rol karmaşasını giderecek, hayatı kolaylaştıracak çok kıymetli bilgilerin paylaşılacağı derde deva, ruha şifa atölyemize siz anne-babaları bekliyoruz.

 

  1. “LAZIM OLUR” İSTİFÇİLİĞİNİ BIRAKMAK – Kıtlık Bilincinden Özgürleşme Rehberi

Yokluk, kıtlık, savaş, göç yaşamış nesillerin torunlarıyız. İstifçilik, ata sporumuz. Ne kadar eşya biriktirsek az geliyor. Kavanozları, yoğurt kaplarını, kumaş parçalarını, eski arızalı cihazları, ne işe yaradığını bilmediğimiz kabloları lazım olma ihtimali uğruna saklıyoruz. Ne kullanıyoruz ne de elden çıkarıyoruz. Ama biliyoruz ki çoğu da lazım olmuyor. Hamallığını yaptığımızla kalıyoruz. Üstelik hayatımızı tıkıyor ve asıl ihtiyacımızın bize ulaşmasına engelliyor. Nasıl mı? Detayları öğrenmek, lazım olan ile olmayanı ayırt etmek, az ve öz eşyanın bereketli huzuruna adım atmak üzere buluşalım.

 

  1. ERİLLİĞİ BIRAKMAK (Kadınlara Özel) – Eril Mücadeleden Dişil Kolaylığa Geçiş

“Nerede yorgun bir kadın görürseniz bilin ki, o eril bir kadındır.” diyor Nevin Nesrin Soysal. “Keşke erkek olsaydım, kadın olmak çok zor, hayatın tüm yükü kadının omuzlarında” diyen kadın aslında bilmeden eril cephede yaşamaya çalışarak hayatı kendi kendine zorlaştırmaktadır. Çünkü yaradılış kodlarının dışına çıkmıştır. Oradan oraya koşuşturan, daima mücadele içinde hisseden, hayatındaki erkeklerden maddi-manevi destek göremeyen ve hep verici olan kadınlar için bu atölye büyük bir kırılma noktası olacak. “Her şeyi yaptım, daha ne yapayım?” sorusunu “Ne yapmayayım?” ile değiştirelim artık 🙂

 

  1. KEŞKE DEMEYİ BIRAKMAK – Geçmiş Pişmanlıkların Ağırlığından Kurtuluş

Zaman makinesini icat etselerdi sorunumuz kalmayacaktı ama ah şu geçmişi değiştirememek yok mu! Bir anıyla beraber keşkeler silsilesi çığ olup düşer üstümüze. Vicdan azabı bir yandan, suçluluk hissi bir yandan vurur. Yığılır kalırız oracıkta. Dipsiz bir yas başlar. Yok mu bunun çaresi? Olmaz olur mu? Her hastalığın şifası, her derdin devası yaratılmış. Hanımlar, beyler; çıkış kapısı işte bu taraftan…

 

  1. BAŞKALARIYLA UĞRAŞMAYI BIRAKMAK – Kendi Hayatımıza Odaklanma Rehberi

“Yine her yeri eşyayla doldurmuş, ben atıyorum, o alıyor… Falancanın açıklamasını dinledin mi? Bunların hiç aklı yok yemin ederim! Bak bak, gördün mü ne paylaşmış? Neden böyle yapıyorlar hiç anlamıyorum! Yok yok, adam olmaz bunlar…” Bazen sisteme, bazen yönetenlere, bazen yönetilenlere, bazen çevremizdekilere –neticede genel olarak elâleme– sarıyoruz. Kendi aramızda konuşuyor, paylaşımlar yapıyoruz ve sinirlendiğimizle kalıyoruz. Peki neden başkaları bizi bu kadar rahatsız ediyor? Neden enerjimizi, zamanımızı başkalarının kararlarını eleştirmeye harcıyoruz? Hepsinin arka planını öğrenmeye ve alternatif yollarla tanışmaya davetlisiniz.

 

  1. ELÂLEM KORKUSUNU BIRAKMAK – Eylemlerimizle “La İlahe İllallah” Diyebilmek

“Put” kavramı, aklımıza ilk gelen heykel imajından çok daha öte. İnsan hayatta her şeyi putlaştırabilir. İşini, kariyerini, unvanını, arabasını, evini, itibarını, sevdiklerini ve dahi sevmediklerini… “Ne derler” korkusunun eli-ayağı bağlayan zincirlerinden özgürleşmek kolay değil elbette. Ama bir yerden başlayacaksak zincirleri fark etmeli önce. En çok kimi sevdiğimiz ve en çok kimden korktuğumuzla ilgili sınavları geçmemiz bekleniyor bu hayatta. Öyleyse buralardan sıkıştırılacağız. Ve fazlalıklardan arınmak gerekecek, büyük bir temizlik… Ne diyor İmam Rabbanî: “Lâ süpürgesiyle yolları süpürmeden, illallah sarayına varamazsın.”

 

  1. ZAN YÜRÜTMEYİ BIRAKMAK – Aceleci Suizan ve Yersiz Hüsnüzan Sorunsalı

Kimi zaman kendimiz, kimi zaman da başkaları hakkında hemen olumsuz yaftalamalar yaparız farkında bile olmadan. Güvenimiz sarsılır, vazgeçeriz, üstünü çizeriz, kendi kendimizi baltalarız. Bazen de aşırı hüsnüzanla bakarak körleşiriz. Canımız yanınca “basiretim bağlandı” deriz. Her ikisi de gerçeği görmemize mani olur. Bunları ayırt ederek nerede, nasıl bakmamız gerektiğini derinlemesine irdeleyeceğimiz bu atölyede, kendimizle ve başkalarıyla ilişkilerimizi daha sağlam düzleme inşa etme niyetiyle yolculuğa çıkacağız.

Close