Pek çoğumuzun karşısına sosyal medyada çıkmış olan yeni bir akım; “Minimalizm”. Ne yalan söyleyeyim, bu seminerin de o furyanın bir parçası olduğunu düşünmüştüm, ta ki tanıtım seminerinden çıkana dek. Somut olarak sadeleşmenin soyut olarak hafiflemekle ilişkisini, tüketim alışkanlıklarını düzenleyebilmenin aslında hayatı düzenlemek adına çok kıymetli bir adım olduğunu duyunca eğitime kaydoldum. Beklediğimden çok daha fazlasını duyduğumu, duymakla kalmayıp hayatıma kalıcı biçimde geçirebildiğimi büyük bir şükranla söyleyebilirim. Kendine güzellik yapmak isteyen herkese içtenlikle tavsiye ederim.
Son hamle kitaplarımdı. Kitapları sadeleştirme konusunu da dinledikten sonra tamam dedim. Sonuç: Kitaplığımdan bir kütüphane ayırdım ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya çabalıyorum. Yıllardır bana yoldaşlık eden can kitaplarımın bazılarının başka kitapseverlere de yoldaşlık etmesi için veda vakti.
Bu kadar şeyi hayatımdan çıkarmama vesile olarak hayatıma kattığınız değer için teşekkürler.
Evim ve dolaplarımla birlikte zihnimin ve ruhumun da sadeleşip ferahladığı, göründüğünden çok daha fazlasının olduğu bir eğitimdi. İhtiyacı olan herkese tavsiye ederim.
Sadeleşme eğitimini almaya başlarken yalnızca fazla olan kıyafetler ve eşyalardan arınacağız diye düşünüyordum. Fakat bundan çok daha fazlasını hayatıma katan bir eğitim oldu. Hiç düşünmediğim derinliklere indik. ‘Ya o da kenarda dursun, ne zararı var ki?’ dediğim şeylerin aslında o kadar da zararsız olmadığını görmek ve elden çıkardıktan sonra hissettiğim hafiflik…
Artık neyi neden aldığımı ve neden hayatımdan çıkardığımı çok daha iyi biliyorum. Yalnızca eğitim sürecini değil, tüm hayatımı kapsayacak bir eğitim oldu.
Bu ilk denemem, birkaç hafta sonra tekrar denediğimde eminim beş kitaba daha güle güle diyeceğim. Önceki halini göndermiyorum, çünkü utanıyorum🙈 Boş bulduğum yerlere de kitap sıkıştırmak suretiyle tüm rafları balık istifi şeklinde tıklım tıklım doldurmuştum. Aradığımı bulamaz, sonraki okuyacağım kitaba karar veremezdim. Baktıkça ruhum daralırdı. Şimdi ise içim açılıyor🙂 Teşekkür ederim💕
Öğrenciydim, yanımdaki arkadaşlarım alışveriş tutkunu insanlardı. Ben de onlarla beraber olunca ister istemez alışveriş yapıyordum. Burs aldığımızda paramızın yarısı aynı gün içinde bitiyordu. Bu durum ailemi de beni de mutsuz ediyordu. Sizin önerdiğiniz belgeseller ve kendi araştırmalarım sonucu tüketmenin ne bana ne de dünyaya faydasının olduğunu gördüm. Kendime yeni bir yol çizdim. Aktardıklarınız hayatımı hafifletti 🙂 Artık kıyafet alırken birçok kriteri göz önünde bulunduruyorum: “Diğer parçalarla da kombin yapılıyor mu, aralarında renk uyumu var mı, sağlam mı, ben bunu ne kadar giyerim, rahat mı?” gibi… Hal böyle olunca ister istemez az kıyafet alıyorum, temizliklerine dikkat ediyorum ve sorumluluk alıyorum. Bir kitap okumak istediğimde okulumuzun kütüphanesine bakıyorum, orada varsa yenisini satın almıyorum. En son satın alırsam bile bir kütüphaneye bağışlayabilirim diye düşünüyorum, çünkü onlardan kolaylıkla ayrılabilirim. Herhangi bir maddeye bağımlılığım kalmadı. Bunun gibi birçok örnek verebilirim.
Hayatım gerçekten başka bir yöne doğru evrildi. Şimdi sınıf öğretmeniyim ve sınıfımda da “az çoktur” prensibini uygulamaya çalışıyorum. Etkinliklerden kalan kağıtları geri dönüşüm projesiyle yeni kağıtlara dönüştüreceğiz. Size çok teşekkür ederim. Kim bilir kaç hayata böyle uzaktan dokundunuz.
Tanışma dersini dinleyince bu eğitime ihtiyacım olduğunu fark ettim. İstifade edeceğime de inanıyordum ama bu kadarını tahmin etmemiştim…
Sadeleşme denince hep eşyadan ibaret olduğunu düşünürdüm ama hayatımızdaki her detayı nasıl sadeleştirip yükümüzü hafifletebileceğimizi gösterdi bu eğitim bize. Çok güzel bakış açısı kazandım.
Arkadaşım sadeleşme eğitiminden bahsettiğinde ihtiyacım olmadığını, yeterince sade ve düzenli olduğumu düşünmüştüm. Fakat tanıtım seminerini dinleyince faydalı olacağını anladım. İyi ki de katılmışım. Beklentimin çok üstünde bir eğitimdi. Dışardan bakıldığında dolaplarda, çekmecelerde sadeleşme-düzenleme eğitimi gibi görünse de asıl sadeleşen ve düzene giren zihinlerimiz ve hayatımız oluyor. Kendimize, geçmişimize, hayatımıza, ilişkilerimize, hayallerimize bakmak biraz yorucu olsa da şifa veriyor.
Eğitim gerçekten çok güzeldi. Her hafta ayrı bi maceraydı bu kesin 🙂 Yaşanası bi 8 hafta… Mutfak sadeleştikten sonra yemek yapmak epey kolaylaştı, hem tezgah boş ve hep temiz kalabildiği için, hem de artan yemek yapma, iş yapma isteği… Söyleseler inanmazdım. Benim için en zor olan ise kitapları sadeleştirmekti, çünkü ilim en kıymet verdiğim şey ve bence kitapta israf diye bir şey mümkün değil-di 🙂 Ama en güzel dönüşümü de sanırım orada yaşadım. Zeynep hocamın stratejileriyle sadeleşti kitaplığım. Üstünden 3 hafta kadar geçtikten sonra bana çok farklı bir şekilde, gerçekten okunacak kitaplarla dolu bir yol açıldı! Gerçekten ilmin sahibi ilmi isteyene veriyor ve kullanmadığın hayatından çıkınca yerine sana faydalı olacak olan geliyormuş. “Amanın nolcak verdiklerim” diye hiç korkmaya gerek yokmuş 🙂 Sakince, adım adım ilerliyorsunuz eğitim boyunca. Sırtınızdan ne yükler kalkıyor bilemezsiniz. Ben ki; ailemin ve arkadaşlarımın sadeleşme eğitimine yazıldığımı duyunca “sen zaten sadesin hiç eşyan yok ki!” dedikleri biriydim… Çok şükür diyor ve herkese tavsiye ediyorum. ‘Az’ın aslında ‘çok’ olduğunu hayatında bizzat yaşamak isteyen herkes gitsin derim.
5 ve 3 yaşında iki kızım var. Eğitim aldığımdan beri ne zaman kızlarımın oyuncaklarını sadeleştirme vakti gelse ortaya boş bir koli koyuyorum ve “Oyuncak arkadaşlarınıza hangi oyuncaklarınızı göndermek istersiniz?” diye soruyorum. Bazen artık oynamadıkları oyuncaklarını bazen de özellikle sevdikleri bir oyuncağı getiriyorlar. Sonra geri isterlerse diye koliyi kaldırıp bir kaç gün bekletiyorum ama çok şükür şimdiye kadar geri istedikleri bir oyuncak olmadı.
Eskiden bir sürü oyuncakları varken çok kısa süre oynayıp sıkılan çocuklarım şu anda 1 çarşaf 2 sandalyeyle yaptıkları çadırda, kendi söylemleriyle “pikmik” (piknik) yapıyorlar uzun süre. Çoğu zaman da çekmecelerindeki çorapları kedi, köpek, bebek vb. olarak hayal edip çoraplarıyla oynuyorlar. Oyun bittiğinde çekmeceye geri koyma kuralımız var tabii.☺️
Ben sürekli eşyalarını veren; her yaz ve kış mevsimine geçişte giymediklerini, kullanmadıklarını çıkaran biri olduğumu düşünüyordum. Fakat fark ettim ki aslında küçük detayları tutup, anlam yükleyip bırakamıyormuşum. Geçmişe bağlıymışım.
Programa başlarken derslerin dolap içlerinden ibaret olduğunu zannetmiştim fakat asıl olayın dolap olmadığını anladım. Aslında bizim iç dünyamızmış sadeleşmesi gereken yer. Bir fotoğraf makinesinin kıyafetlerin altında durduğundan dolabın içini nasıl karışık hale getirdiğini gördüm. Ama asıl olay makinenin kıyafetlerin altında durması değil, benim o makineyi hayatımda nereye konumlandırdığımmış.
Bir yol üzerindeydim ve bu eğitim bana başka yolların da olduğunu fark ettirdi, kendimi bulmama ne istediğime karar vermeme yardımcı oldu. Artık kendime değer verip giyimden alışverişe, dolap içlerinden zihnime kadar yığmayıp sadeleşmem gerektiğini biliyorum. Bu sadeleşme programını hayatımda devam ettirmek için çabalayacağım.
Eskiden ütü yapmak bana eziyetti. Hiç sevmezdim. Meğer çok giysimiz olduğundanmış. Çünkü sadeleşmeden sonra miktar azaldı. Dolayısıyla çamaşırlar hızlı yıkanır oldu. Yıkanıp kuruyanlardan da sadece birkaç parça ütülük çıkıyor. Onları da şipşak ütüleyesim geliyor 🙂 Galiba hepsi sevdiğim, giydiğim kıyafet olunca da ütülemek daha zevkli hale geldi. Bir gün ütü hakkında böyle düşüneceğim hiç aklıma gelmezdi. Ufak bez parçalarını bile ütülüyorum.
Bir de artık her şeyin bir yeri olduğu için evi toplamak çok kolay. Neyi nereye koyacağımı biliyorum. Zihnim rahatlıyor sanki.
Hayatını Hafiflet eğitimiyle tanışmadan önce zihnim hiçbir yere akmayan bulanık bir göl gibiydi. 4 yıl önce duymuştum. Minimalizm ve sadeleşme kavramlarının hayatıma girmesiyle zihnim akıntılara sahip bir denize dönüştü. Eğitimi tamamladıktan sonra ise tam anlamıyla berrak sularıyla çağlayan bir nehir şimdi. Eğitimden önce kendimce birkaç yöntem deniyordum fakat yetmiyordu, kökten çözmüyordu. Bu süreçte yöntem ve teknik öğrenmekle kalmadım, zihinsel dönüşüm de yaşadım. Biriktirme, tutma, kaygı gibi duygular silinip gitti. Akışa teslimiyetim arttı. Yaşam amacım tazelendi, stilim netleşti. Kendi öyküme odaklandığım bu süreçte ailem ve çevrem de bendeki dönüşüme şahitti. İlham vesilesi oldu. Seçimlerim daha kararlı, sınırlarım belirgin artık. Sadeleşin gitsin. İstifade edebilmeniz dileğiyle…
Sadeleşme Eğitimi hayatımdaki dönüm, dönüşüm noktalarımdan biri oldu. Sınırlarımı fark edebilmeyi, mecburiyet hissini tanımlayıp yönetebilmeyi, hangi eşyanın kimin olduğunu ayırt edebilmeyi öğrendiğim; en önemlisi de yaşam alanıma ve hayatıma hakimiyetimi artıran bir eğitimdi. Vesile olan arkadaşlarıma yürekten teşekkürler. Çok şükür daha hafif hissediyorum artık, hem somutta hem de soyutta.
Odamı düzenlerken bir değişiklik olacağı aklıma bile gelmemişti. Sadece eşyaları ayıklayacaktık. Toplama kısmı epey güzel geçti ama beni asıl şaşırtan şey, sadeleşme sonrası kendimdeki değişim oldu. Önceden başım ağrımaya başladığında hemen ağrı kesici içerdim, çünkü etrafa dağılmış ilaçlarım hep elimin altındaydı. Onları toparlayıp bir dolaba koyduktan daha az ilaç kullanmaya başladığımı fark ettim. Bir de düzenlenme basit ve kullanışlı olduğu için işi biten eşyalarımı yerleştirmeye üşenmemeye başladım. Odam artık dağılmıyordu. En büyük fayda ise şu oldu: Başka şehre taşınma düşüncemi hep erteliyordum. Sadeleşme sonrası hem düşüncelerim netleşti, hem de azalan eşyalarımı alıp gitmem çok kolay oldu. Meğer bu birikintiler benim yüklerim olmuş ve onca zaman hareket etmemi engellemiş.
Hiç aklımda yokken ablam sayesinde birden dahil olduğum eğitim vesilesiyle aslında hep duyduğum ama tekniğini bilmediğim sade yaşamla tanışmış oldum. En başta çok basit göründü fakat dersler ilerledikçe işin içinden çıkamayacağımı düşündüğüm anlar oldu.
Derslerden önce çocuklar için de kendim için de devamlı kıyafet alıyordum. Ayrıca takip ettiğim siteler, uygulamalar vardı. Devamlı ürün bakıyor, fiyat takip ediyordum. Bu da benim için çok zaman kaybı oluyordu. Şimdi biliyorum ki ihtiyacım yoksa almayacağım, elimdekileri değerlendireceğim. Düzenleme, eleme esnasında ihtiyaçları not alma durumu da müthiş bir şey. Böylelikle alışverişe çıkıldığı zaman fazla, gereksiz şeyler almamış oluyoruz. Eğitimde daha kararlı olmayı, karar vermek için doğru soruları sormayı da öğrendim.
Annem hep “çok veriyorsun eleye eleye evinde bir şey kalmadı” derdi. Ben de öyle düşünüyordum. Devamlı eleme yaptığımı, fazla şey bulundurmadığımı sanıyordum. Ama “bir gün lazım olur” diye sakladığım çok eşya varmış. Çok şükür ki onların neredeyse hepsinden kurtuldum. Hâlâ elden çıkaramadığım bazı şeyler var. Onların da zamanı var, zaman içinde daha da rahatlayacağım diye düşünüyorum. Önceden dolaplarım yetersiz geliyordu. Artık eşyalarım sığıyor. Hatta oğluma gardırop alacaktım, eşyaları düzenledikten sonra fazladan gardırop bile çıktı! İnşallah çocuklarıma da örnek olurum. Bu konuda bilinçlendiğim için çok mutluyum. İhtiyacım varmış ki nasip oldu. Emekleriniz, öğrettikleriniz için çok teşekkür ediyorum.
Zeynep’le çalışmaya başlarken yapacağımız şeyin sadece eşyaları elden geçirip kullanılmayanları elemek olacağını düşünüyordum. Fakat ilk günden gördüm ki bu işin daha farklı ve çok daha derin bir yanı var. Kullanmadığım ama sakladığım eşyaların farkında olmadan bana nasıl büyük bir ağırlık yaptığını anladım. Eşyaları eledikçe hafiflediğimi ve maddelere olan bağımlılığımın kısmen de olsa azaldığını hissettim. Daha hafif ve mutlu olmak için hayatımda eşyaların dışında azaltmam gereken başka şeyler ya da insanlar da olduğunu fark ettim. Benim açımdan kendi içime doğru güzel bir yolculuk oldu. Gerek duymadığım her şeyi eleyip belediyeye verdim. Tüm dolaplarım, çekmecelerim hafifledi ve düzenli bir hale geldi. Neleri elediğimi görmek, alışveriş ve tüketim alışkanlıklarımı da değiştirdi. Çalışmamız benim açımdan çok keyifli ve motive edici oldu. Kendimi çok büyük bir ağırlıktan kurtulmuş gibi hissediyorum. Artık evimi daha çok seviyorum. Zeynep çok zarif, sabırlı ve dikkatli biri. Sorduğu sorularla eşyalarım konusunda beni çok doğru yönlendirdi. Elden çıkarttığım hiçbir eşya için pişmanlık duymuyorum, çünkü o eşyaları neden elediğimi biliyorum. Zeynep’le iyi ki tanıştık ve birlikte çalıştık. Emekleri için ona teşekkür ediyorum.
İnsanoğlu olarak kendimize o kadar korkular oluşturmuşuz ki onlar yüzünden hareket edemediğimiz gibi vazgeçemediğimiz şeyler oluyor. Bunların eşyayla bir bağıntısının olabileceğini hiç düşünmemiştim. Gerçekten bu eğitim farkındalık oluşturdu. Kendimi daha hafif hissediyorum. İnsan az eşyayla daha üretken, daha marifetli olabiliyormuş.
Zeynep Hanım’ı bir seminerde tanıdım ve onunla birlikte bu yolculuğa çıkmayı çok istedim. Eğitim benim için bir serüven gibiydi, sıra dışıydı; yani olayları farklı gözlemliyordum. Bana verdiği hedeflere, yapmamı istediği her şeye için sanki yıllar öncesinden hazırlanmış gibiydim. Tam da ihtiyacım olduğu anda bir iksir gibi şifalandım. İlk başta çevremdeki insanların olumsuz düşüncelerinden etkilenip ön yargılı hareket ettim, bu bilgileri her yerde bulabileceğimi düşündüm. Daha sonra bu yolculuğun sadece eşyaların sayısı ve şekliyle ilgili olmadığını, hayatımızdaki ruhumuzdaki o ağır yükleri de indireceğimizi anladım. Bu yolculukta farkındalıklarım arttı, bilincim açıldı; basiretim, hikmetim daha da fazlalaştı, dünyaya bakış açım değişti ve şekillendi. Her şey -maddeye karşı duruşum vs.- olması gerektiği gibi olmaya başladı. Yaratıcıya yakınlığım arttı. Hatta iç huzurumdaki değişim etrafımdakiler tarafından da fark edildi. Zeynep Hanım’ın bana verdiği bu meşaleyi hayatımın sonuna kadar söndürmeden tutabilmeyi, gelecek nesillere taşıyabilmeyi diliyorum… Verdiği destek hiçbir meblağ ile mukayese edilemez.
Sadeleşme sonrası kendimi çok hafiflemiş hissediyorum. Odamın enerjisi değişti. Eşyalarımı ayıklamaya başladıktan sonra uykularım daha derin ve dinlendirici olmaya başladı. Özellikle kitap ve kağıt ayıklamalarımı bitirince zihnim o kadar rahatladı ki, en faydalı kısım da burası oldu sanki. Bu süreçte anladım ki eşyalarımın yarısından fazlasını kendimi güvende hissetmek için geleceğe yönelik düşüncelerle tutuyormuşum…
Annem ve babam edebiyat öğretmeni ve büyürken kitap okumak istediğimde onların elime seçip verdiğini, verdiklerini okumadığımda aldığım tepkileri hatırlıyorum. Büyük bir kütüphanemiz vardı ve sürekli oradan okumam söylendi. Yeni kitap almak istediğimde “evde kitabımız var” dendi. Şimdi belki kendileri de gülerler bu cümlelere ama ben bunun sonucunda üniversiteye başlayana kadar kitap okumadım. Elime bir kitabı alıp güzelce okuduğumu hiç hatırlamıyorum. Belki lisedeyken söylesem istediğim kitabı alırlardı ama küçükken aldığım cevaplarla doymuştum, istemedim.
Üniversitede ise elime ne geçerse okudum. Bookstagram’a katıldım ve baktım ki herkes yılda 60-70 kitap okuyor, ben de okumalıyım dedim. Geçen sene 35 kitap okudum. Sırf popüler diye aldığım, konusunu-yorumlarını araştırmadığım, kitap sayımı arttırmak için okuduğum bir sürü kitap… Kendimi doymuş hissetmedim, aksine her zamankinden boş hissettim. O zamandan beri doğru düzgün elime kitap alamıyorum, baktığımda tiksiniyorum bile denebilir.
Sizi dinledikten kitaplığımın benim değil başkalarının seçtiği kitaplardan oluştuğunu fark ettim. Ailemin evindeki kitaplarımı ayırmaya niyet ettim. O kadar çok alıp okumadığım ve okumayı da istemediğim kitap vardı ki… Aile kitaplığımızda çocuk kitapları dahi duruyordu. “Kuzenlerime verelim okusunlar” dediğimde ilginç bir tepkiyle karşılaşmıştım. Bu yüzden onların kütüphanesini ellemiyordum. Fakat ben kitaplığımdakileri ayırınca bayağı kitap çıktığını gören annem “Vay be, hepsini ayırmışsın, yarın ben de ayıklayacağım!” diyerek gaza geldi. Bir aile yüklerinden kurtuluyor mu yoksa? 🙂
Benim için bu eğitim azı küçümsemeyip hayatımda küçük değişiklikler yapmamın ileride büyük faydaları olabileceğinin bir kanıtı oldu… Aslında sadeliğin hayatımızda değişimleri başlatmanın düğmesine basmak olduğunu gösterdi. Azla başla, ilerle ve hayatına ‘her alanda’ sadelik kat. Yavaş yavaş da olsa başla…
Sadeleşme semineri olacağını duyunca katılmak istedim. Herkes gibi hayatımı günlere sığdıramaz, zamanımı yetiremez olduğum bu dönemde sadeleşmeyle bir şeylere yer açabilirim diye düşündüm. Zeynep hocamın tanıtım seminerinden, eğitimin sadece eşya azaltmakla ilgili olmadığını anladım ve eğitime katıldım. İlk derste süreç boyunca hangi engellerle karşılaşacağımızı öğrendik. Yolculukta eşyadan sadeleşirken aynı zamanda manevi bir hafifleme yaşanacağını anladım. Çünkü hayatımızdaki her fazlalığın, kullanmadığımız her eşyanın bize bir yükü vardı. Bazen derslerde bazen de sadeleşme sürecinde çok zorlandık ama sonrasında çok hafifledik. Her derste bakış açımız değişti. 8 haftanın her haftası, her seferinde yeni bir konuyu tamamlamak kolay olmadı. Sona geldikçe idrakim arttı. Sadeleşme ne demek, aslında anlatmakla ifade edilemez. Bu süreci yaşamak gerek. Eğitim içinde eğitim var. Bazen bir cümle sizi uzun uzun düşündürüyor ve kendinizle yüzleştiriyor. Hayatınıza çok güzel bilgiler katarken sizi özünüze döndüren bu eğitimi herkese tavsiye ederim.
Neyi fark ettim biliyor musunuz Zeynep Hanım? İnsanların yönlendirmeleriyle almışım hep kitapları. Aslında şu an bile ‘Ben gerçekten hangi tür kitapları okumayı seviyorum?’ sorusunu net olarak cevaplayamıyorum. Açıkçası çok ilginç bir süreç bu sadeleşme süreci. İnsanın kendini muhasebe etmesini, kendini tanımasını sağlıyor. Bundan daha iyisi olamaz.
Üzerime öyle bir sakinlik geldi ki, anlatamam. Hep üzerimde yükmüş. Sanki zihnimde bir kapı aralandı. Çok güzel bir his…